23 Aralık 2015 Çarşamba

ÖLÜM

‘Görüşmemek’le ‘görüşememek’, ‘konuşmamak’la ‘konuşamamak’ arasında kesin, reddedilemez, karşı konulamaz, yok edilemez bir fark var: Ölüm!
Bunun dışındaki her şey bahane.

Bunun da bilincine ancak ölümle yüz yüze gelindiğinde varılabiliyor çoğunlukla…

Yıllardır görüşmüyor, konuşmuyor olsan da birisiyle, hatta böyle bir niyetin de olmasa; bir gün istemen halinde bunu yapabileceğini bilmenin incecik izini bilinçaltında bile olsa taşırsın.

Tâ ki ‘ölüm haberi’ gelene kadar.

İşte o, aslında “Şansını kaybettin,” demektir, “Artık istesen de…”

Yapma.
Söyle, konuş.
İyi ya da kötü, olumlu ya da olumsuz ne varsa söyleyebileceğin, durma…
Susma…
Konuş.

Kızdın ya da kırıldın mı? Söyle. Konuş, dök eteğindekileri.
Görülmemiş bir hesabın mı var? Söyle. Konuş, tartış, çöz, uzlaş.
Öğrenebileceğin-öğretebileceğin şeyler mi var? Söyle. Konuş, anlat, anla, paylaş.
Seviyor musun? Söyle. Konuş, göster, yaşa, yaşat.

Susma.
Suskunluğun bir şey anlattığını mı sanıyorsun?
Onun hiç de öyle sandığın/yücelttiğin gibi olmadığını sana ölümün anlatmasını bekleme.
O şiddetli tokadı bekleme.
Gerçek anlamda kaybetmeyi bekleme.
Bir gerçek kayıp daha yaşamayı bekleme.
Konuş.

Sakınma.
Korkma, kaçma.
Esirgeme.
Arada/yarıda/yarım kalma.

Yaşamayı ölümden öğrenme!


İşte böyle sevgili insan.





























19 Aralık 2015 Cumartesi

KAPI

KAPI KAPALI

Bazen kimse girmesin, tek başıma kalayım diye kapanır kapı.
Bazen özellikle birine kapalıdır, geri kalan herkese açılabilir.
Bazen içerideki dışarıya çıkmasın diyedir kapalı oluşu.
Bazen de içeride öyle kıymetli biri vardır ki, onunla baş başa oluşu başka kimse girip bozmasın diye kapalı tutulur kapılar.
Bir de kapalıyken anahtarını kaybetmek vardır, ya içeride kalırsın ya dışarıda.

Açılması ve neden kapalı olduğunun anlaşılması için zilini çalmak gerekir. 


KAPI AÇIK

Bazen, ne gireceğe ne çıkacağa karışmaktır açık kapı. Buna aldırmamaktır da.
Saklayacak-gizleyecek bir şeyi olmadığını anlatır.
Belli zamanlarda, belli birine istediği zaman girebileceğini anlatmak için de açık tutulabilir.
Bazen, içeridekinin, dışarıdaki hayatı unutmaması için açıktır. Ve önünden geçenlerin, içeride biri olduğunu fark etmesi için.

Açık da olsa zili çalmak, saygı gereğidir.


KAPI

Yani, kapı her haliyle ayrı bir anlam taşır, başka bir şey söyler.
Her haliyle, her farklı kişiye farklı şeyler söylüyor da olabilir.
Kulpu elinde olan için ayrı, çalacak kimse için ayrı bir şeydir, o yüzden her iki tarafı için de önemlidir kapılar. İster açık, ister kapalı olsun…

Önemli olan, belki de her kapı çalışın bir başlangıç olduğunun bilincinde olmaktır.
Çalan için de, açan için de…

Önemli olan, her çalan kapı zilinin yeni bir sorumluluğun ilk nağmesi olduğunu bilmektir.
Çalan için de, açan için de. Hatta açılmadığında bile.

Kapılar önemlidir sevgili dostum. Çalan için de, açan için de.
Ve kapılar aynı zamanda o kadar da önemli değildir.
Ya da şöyle diyelim, ancak içerideki ve dışarıdakinin yazıp oynadığı oyunun bir figüranı kadar önemlidir.
İçeride olanla dışarıdakinin kuramadığı cümlelerden ibarettir.
O nedenle önemli ve aynı nedenle de önemsiz.

Çünkü aslolan kurduğumuz veya kurmaktan çekindiğimiz cümleler değil, durduğumuz, ilerlediğimiz, varmak/olmak istediğimiz yer ve bunun için ne yaptığımız, neleri göze aldığımızdır.
O yüzden, gözünün kapıda olmasından daha önemlisi, kulağının zil sesinde olmasıdır.
O zil her an çalınabilir.
Ya da hiç çalınmaz.
Kapı bahane.




















Sevgiler sana, hem de çok…