27 Ağustos 2016 Cumartesi

KALEM









Bu ahşap oyma bıçaklarının hepsinden bende de var. Hatta övünmek gibi olmasın ama daha farklı olanları da.
Bunca tanış olduğum bu bıçakları bir fotoğrafta böyle yan yana özenle sıralanmış gördüğümdeyse, birden, bir kutuya dizilmiş kalemler gibi göründüler gözüme. Farklı boyda, farklı kalınlıklarda –hatta farklı renkte- kalemler…



Eh, şimdi “Herkesin kendini anlatmak için kendine has bir dili, her dilin de kendine has ‘kalemleri’ var,” desem, çok mu yanlış olur?
Yani, ressamın fırçasının, heykeltıraşın keskisinin, müzisyenin çalgısının, oymacının bıçağının işlevi, yazarın kaleminden farklı mı?

İzleyene/okuyana ulaşabilmek, kendini ifade etmek-meramını anlatmak için seçilen farklı yollar hepsi…
“Ben de varım, söylemek istediklerim var, onlar da budur işte,” demenin türlü yolları.

Ya konuşmak, o farklı mı? Konuşmanın 'kalemi' de sözcükler değil mi?
Herkesin kendine has bir dili yok mu?
Buradaki kastım, aynı ‘lisanı’ konuşanların da farklı ‘dilleri’ olduğu.

Şöyle bir düşün; ikimiz de sözcükleri, dizilimi bire bir aynı olan bir cümle bile kursak, söylediğimiz/söylemek istediğimiz de tamı tamına aynı mıdır? Hiç de şart değil.
Söyleyenin söylerken düşündüğü-hissettiği ile dinleyenin algısı-duygulanımı farklı olabiliyor pekâlâ. Söyleyenin kastettiği ile dinleyenin anladığı ille de örtüşmeyebiliyor.

Pek çok anlaşmazlığın nedeni de bu değil mi zaten?
“Seni seviyorum,”un bile yanlış anlaşıldığı olmuyor mu?
Onun bile söyleyen için ağırlığı-yoğunluğu-değeri, muhatabı için farklı olmuyor mu?
Ağzına öyle denk geldiği için söyleyiverenin ciddiye, içtenlikle, derinden gelerek söyleyenin hafife alındığı olmuyor mu?

Belki de bundandır… Bu yüzdendir, sözün yetmediğindendir kaleme, çeşitli ‘kalem’lere sarılmalar...
“Ey insan, ey sen, sözle olmuyor; al bir de bunu dene. Oku, izle, dokun, dinle… Böylece anla, kavra, inan,” çabasıdır.
Kendini dile getirme arayışıdır.

Oysa ne yazı, ne resim, ne heykel, ne oyma gerekmeliydi, meselâ “Seni seviyorum,”u anlatabilmek için.
Zavallı insan…

Bak, bir fotoğraftaki oyma bıçakları aklıma neler getirdi, nereden nereye sürükledi konuyu.
Belki de bu hâli anlatabilecek asıl söz şudur: “Hiç aklımdan çıkmıyor ki…”..:)))

Sevgiler sana, çok. İyi ol, hep.