Bu ahşap
oyma bıçaklarının hepsinden bende de var. Hatta övünmek gibi olmasın ama daha
farklı olanları da.
Bunca
tanış olduğum bu bıçakları bir fotoğrafta böyle yan yana özenle sıralanmış gördüğümdeyse, birden, bir kutuya dizilmiş kalemler gibi göründüler gözüme.
Farklı boyda, farklı kalınlıklarda –hatta farklı renkte- kalemler…
Eh, şimdi
“Herkesin kendini anlatmak için kendine has bir dili, her dilin de kendine has ‘kalemleri’
var,” desem, çok mu yanlış olur?
Yani, ressamın
fırçasının, heykeltıraşın keskisinin, müzisyenin çalgısının, oymacının
bıçağının işlevi, yazarın kaleminden farklı mı?
İzleyene/okuyana
ulaşabilmek, kendini ifade etmek-meramını anlatmak için seçilen farklı yollar
hepsi…
“Ben de
varım, söylemek istediklerim var, onlar da budur işte,” demenin türlü yolları.
Ya konuşmak, o farklı mı? Konuşmanın 'kalemi' de sözcükler değil mi?
Herkesin
kendine has bir dili yok mu?
Buradaki kastım,
aynı ‘lisanı’ konuşanların da farklı ‘dilleri’ olduğu.
Şöyle bir
düşün; ikimiz de sözcükleri, dizilimi bire bir aynı olan bir cümle bile kursak,
söylediğimiz/söylemek istediğimiz de tamı tamına aynı mıdır? Hiç de şart değil.
Söyleyenin
söylerken düşündüğü-hissettiği ile dinleyenin algısı-duygulanımı farklı
olabiliyor pekâlâ. Söyleyenin kastettiği ile dinleyenin anladığı ille de
örtüşmeyebiliyor.
Pek çok
anlaşmazlığın nedeni de bu değil mi zaten?
“Seni
seviyorum,”un bile yanlış anlaşıldığı olmuyor mu?
Onun bile
söyleyen için ağırlığı-yoğunluğu-değeri, muhatabı için farklı olmuyor mu?
Ağzına
öyle denk geldiği için söyleyiverenin ciddiye, içtenlikle, derinden gelerek söyleyenin hafife
alındığı olmuyor mu?
Belki de
bundandır… Bu yüzdendir, sözün yetmediğindendir kaleme, çeşitli ‘kalem’lere
sarılmalar...
“Ey
insan, ey sen, sözle olmuyor; al bir de bunu dene. Oku, izle, dokun, dinle… Böylece
anla, kavra, inan,” çabasıdır.
Kendini dile
getirme arayışıdır.
Oysa ne yazı,
ne resim, ne heykel, ne oyma gerekmeliydi, meselâ “Seni seviyorum,”u
anlatabilmek için.
Zavallı insan…
Bak, bir
fotoğraftaki oyma bıçakları aklıma neler getirdi, nereden nereye sürükledi konuyu.
Belki de
bu hâli anlatabilecek asıl söz şudur: “Hiç aklımdan çıkmıyor ki…”..:)))
Sevgiler sana, çok. İyi
ol, hep.